logo

26 Mart 2019

Boşuna övünmeyelim bu dindarlık sınavını kaybettik


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Öyle anlaşılıyor ki yıllardır boşa kürek çekmişiz… Yeri geldi İslam’ın evrensel mesajıyla övündük, dinin adaleti, liyakati, merhameti emrettiğini söyledik, yeri geldi hamaset edebiyatına yaslanıp ‘şanlı tarihimiz’in pırıltılı örneklerini insanlara anlattık.

Ama talihsizlik o ki övündüğümüz değerlerin Müslüman dünyadaki karşılığı bizi bütün dünyada utandıran kara bir fotoğrafa işaret ediyor. Evet Allah Kur’an’da “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa/58) ayetini hepimiz okuduk, ama İslam toplumlarındaki adaletsizlikleri, despotizmi ve liyakatsizlikleri görmezden geldik.

Yine biliyoruz ki, insanı diğer varlıklardan üstün kılan en önemli özelliklerden birisi ‘seçebilme kabiliyeti’ne sahip oluşudur. Bu üstün yeteneğini en uygun şekilde kullanabilmesi için de ‘akıl’la şereflendirilmiştir. Özgürlüğün yokluğu demek hayatın manasızlığı ve hiçliği demektir. Dinin bu güzelliğine rağmen, İslam toplumları özgürlük fukaralığı ile malul durumdadır.

İslam, kadın ve erkeği yaratıcı karşısında eşit bireyler olarak tanıtmakta, eşitsizliği, ayrımcılığı açıkça kınamaktadır. Kur’an’ı Kerim’in gönderilişinin üzerinden on dört asır geçmesine rağmen, Müslümanlar olarak kavmiyetçi tortulardan, kadın hakları ve kız çocuklarına karşı izlenen ayrımcılık konusunda Müslümanca bir bilince sahip olamamamız esef verici ve düşündürücüdür.

Müslüman ülkeler olarak insan haklarında, özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinde, hakkın-hukukun gözetilmesinde üzerimize düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmememize rağmen, hala “Batı dünyası bizi çekemiyor, İslam dünyasını boğmaya çalışıyor” gibi bahanelerin arkasına saklanarak dinin bize yüklediği sorumluluklardan kaçmaya devam ediyoruz.

Elbette Batı’nın geçmişteki günahlarını temize çekmek gibi bir niyet içinde değiliz. Ama bütün bunlar, bizim kendi halklarımıza zulmetmemizin, özgürlüklerini gasp etmemizin mazereti olamaz. Artık kendimizi de, başkalarını da kandırmaktan vazgeçelim, bugüne kadar Türkiye dahil İslam ülkeleri kendi insanlarının hakkını-hukukunu koruyan, ifade özgürlüğünü teminat altına alan, şeffaf ve hesap verebilir bir sistem oluşturdular da Batılılar gelip engel mi oldular?

Biliyorum, birileri hemen bu yaklaşıma itiraz edecek ve “Bu Batılılar var ya kendilerine demokrattırlar, ama Müslüman ülkeler karşı demokratik değerleri uygulamakta cimridirler” diyerek anında bir savunma cephesi oluşturacaklardır. İyi güzel de, hele biz önce insani ve İslami sorumluluklarımızı bir yerine getirelim, kendi halklarımıza insanca davranmayı öğrenelim, sonra başkalarından hesap sorarız.

Eğer İslam’ın açık adalet emrine rağmen kul hakkına riayet etmeden, Allah’ın bahşettiği özgürlükleri yok ederek, insan haklarını yok sayarak hem bildiğimiz yolda devam etmek, hem de İslam’la övünmek gibi bir niyet içindeysek bilelim ki bunun adı Allah’a numara çekmektir.

İçinde bulunduğumuz bu ahlaki yozlaşmayla yüzleşmeden, hiçbir şekilde insanların örnek alacağı bir dindarlık bilincine sahip olamayız. Geçtiğimiz hafta Yeni Zelanda’da 50 Müslümanın şehit edilmesi sonrasında yaşananları herkesin dikkatle ve ibretle izlemesinde yarar var. Bu ülkenin başbakanından vatandaşlarına kadar herkesin sergilediği muhteşem davranış, kelimenin tam anlamıyla bir insanlık ve medeniyet dersi niteliğindedir.

Dindarlar olarak oturup, hamasi dindarlık nutukları atmadan önce, Yeni Zelanda’nın verdiği bu medeniyet dersini çalışmak zorundayız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
533 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...