logo

22 Şubat 2019

Bize ne oldu böyle?


Elif Çakır
e.cakir@gmail.com

Beynim zonkluyor, birkaç gündür cevabını veremediğim “Bize ne oldu böyle” sorusu kafamı çatlatıyor. Muhasebe yapıyorum, aza koyuyorum dolmuyor, çoğa koyuyorum almıyor.

Yine birkaç gündür, Necip Fazıl’ın umut ve umutsuzluğun iç içe geçtiği “Muhasebe” şiirinin “Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası! Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?” mısraları dilimden düşmüyor.

Tekrar, tekrar soruyorum kendime…

“Bize ne oldu böyle” diye…

Hangi ara vicdanımızı, sağduyumuzu, merhametimizi, hakkaniyet duygumuzu yitirdik….

Haksızlığa maruz kalanın, şiddet görenin, tacize uğrayanın yani “mağdurun” kimliğine, ideolojisine mi bakıyoruz artık.

Mesela, önce yediği yumruğa değil, yumruğu kimin yediğine mi bakacağız?

Durduğu, konumlandığı, konuşlandığı ‘doğru yere’ ya da durduğu ‘yanlış yere’ göre mi mağdura sahip çıkılıp çıkılmayacağına karar verilecek?

Durumumuz, geldiğimiz yer burası mıdır?

Herkesin yaşadığı acı, gördüğü şiddet, uğradığı taciz, maruz kaldığı onur kırıcı muamele kendine mi yani?

Boğazımda düğümlene düğümlene sormak istediğim sorular şu:

– Öncelikle şunu söylemem lazım ki, başörtülü başörtüsüz değişmez, kadın kadındır. Bu ülkenin vatandaşı, bu ülkenin insanıdır. Ancak, madem ki Ankara’da katıldığı eylemden, polis tarafından gözaltına alınırken “cinsel tacize” uğradığını beyan eden, suç duyurusunda bulunan üniversite öğrencisi başörtülü Merve Demirel, AK Partili olsaydı, KADEM üyesi veya TÜRGEV yurtlarında kalmış biri olsaydı, durum ne olurdu?

– Merve Demirel TAYAD eylemine değil de, siyasi konjonktüre uygun bir eyleme katılmış olsaydı fakat gözaltına alınmasını gerektiren de bir durum söz konusu olsaydı, o polis bir kadının dokunulması mahrem bir yerine saniyelik dahi olsa öylece dokunabilir miydi?

– Çoğunluğu dindarlardan daha da önemlisi eski Türkiye’nin haksızlığına, hukuksuzluğuna, adaletsizliğine, insan onur ve haysiyetini zedeleyen davranışlara maruz kalmış olanlardan oluşan Meclis’teki siyasetçilerin tavrı böyle mi olurdu? Aksi durumda polis “FETÖ’cü, din düşmanı” vesaire ilan edilmez miydi?

– Merve Demirel’e elle taciz yapılmasına ‘saniyelik görüntü’, ‘yanlış hareket’ yorumları yapılır mıydı?

Tamam, kolluk kuvvetlerimiz toplumsal olaylara, izinsiz eylemlere müdahale etsin. Ancak bunu yaparken, kolluk kuvvetlerinin uyması gereken yasal ve etik kurallara uysun.

Bir polis memuru, müdahalede bulunurken insan kişiliğinin özünü oluşturan insanlık onurunu koruyarak, yasal güvenceleri zedelemeden görevini yapması gerektiğini bilmelidir.

Emniyet görevlisi, izinsiz eylemlere, kamu düzenini bozacak olaylara elbette müdahale etmeliler. Fakat müdahale esnasında,

– İnsanlık onurunu daima koruması ve yasal güvenceleri zedelememesi, her ne şekilde olursa olsun insanlara kötü muamele, işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı davranışta bulunamayacağı,

– Gözaltına aldığı ve gözaltında tuttuğu kişilerin inançlarına, ruhsal ve bedensel bütünlüklerine saygı göstermesi gerektiği, cinsel tacizde bulunması gibi durumların affedilmeyeceği,

– Her türlü baskı, duygu, düşünce, siyasi görüş, önyargı, kayırma ve husumetten uzak durması gerektiği, yasaların kolluğa tanıdığı sınırlar içerisinde hareket etmesi gerektiği,

– Tahrik edici ve aşağılayıcı davranışlarla karşılaştıklarında sükunetle ve soğukkanlılık içerisinde davranmaları gerektiği,

Uyulması gereken etik ilkeler mevzuatında yazıyor.

Diyelim ki, polis Merve Demirel’in dokunulması gereken yerine dokundu, bunun da yasalarda mevzuatlarda yeri yok. Peki bu durumda, bu ülkenin ahlaki değerlerini, geleneklerini bilen o polis, yazılı olmayan ahlaki bir kuralı ihlal etmiş olmuyor mu?

Merve Demirel’e geçmiş olsun derken, “Babası FETÖ’cü”, yani hak ediyor?! Anlamında açıklama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü kınadığımı belirtmek isterim.

Görüntüde, bütün deliller cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen polis memurunun lehine veya aleyhinde olabilir, polis memuru suçlu olabilir. Ya da gerçekten masum olabilir. Önümüzde ciddi bir sınav var. Ve bu sınavda çoğumuzun çocuğu yaşında olan üniversite öğrencisi bir kız söz konusu. Ya devlet adil bir yargılamanın yapılmasına öncülük edecek ve bu kızını bağrına basacak. Ya da geçmişte olduğu gibi devletine küskün gençler üretecek.

(KARAR)

Etiketler:
Share
397 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...