logo

08 Şubat 2019

BAE çatısı altında dinler arası diyalog


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Katolik dünyasının ruhani lideri, Papa Francis de denilen Papa Francesco geçtiğimiz günlerde sözde dinlerarası diyalog toplantısı için Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret etti. Aynı günlerde Mısır’daki Sisi cuntasının saray ulemasından olan El-Ezher Şeyhi Ahmed Et-Tayyib de BAE’yi ziyaret ederek dinler arası diyalog çerçevesinde ele alınan toplantılara katıldı. Cuntacı Ezher Şeyhi Ahmed Et-Tayyib’in Papa Francis ile öpüşürken verdiği poz da dikkat çekti.

Katoliklerin başpapazı ile Sisi cuntasının dinsel ayağını oluşturan ve murtezika yani besleme ulemadan olan Ezher Şeyhi aralarında kendilerince İnsan Kardeşliği belgesini de imzaladılar. Belgelerinde kendilerince aşırılıkla mücadele etmeyi taahhüt ettiler.

Katolik Papa’nın bu ziyareti aynı zamanda Arap Yarımadası’na yaptığı ilk ziyaret niteliği taşıyordu. Ziyareti BAE Emiri Muhammed bin Zayed Ali Naheyan’ın daveti ile gerçekleştirdi. Ziyareti esnasında aynı zamanda bir stadyumda BAE’de yaşayan hıristiyanların katıldığı kapsamlı bir ayin gerçekleştirdi.

Bilindiği üzere bu dinler arası diyalog hikayesi uzun zamandan beri gündemde tutulan bir hikayedir. Bundan yıllar önce ben de Ürdün’ün organize ettiği bir dinler arası diyalog konferansını bir gazeteci sıfatıyla takip etmiş ve katılanlardan bazılarıyla amaçlarının ne olduğu hakkında röportajlar yapmaya çalışmıştım. Verilen bilgiler diyalogdan sadece hıristiyan örgütlerinin kârlı çıktığını ortaya koyuyordu.

Sonrasında Mısır’da ve Kudüs’te bu tür toplantılar gerçekleştirildi.

2005’te Kudüs’te “üç semavi din arasında dayanışma” iddiasıyla bir toplantı düzenlenmişti. Bu da, gayri meşru siyonist işgalin meşrulaştırılması için yapılan ataktan başka bir nitelik taşımıyordu. Kudüs’te böyle bir dayanışma iddiasıyla toplantı düzenlenirken işgalci siyonist Müslümanların evlerini yıkmaya devam ediyordu.

2008’de BM genel merkezinde Dinler Arası Diyalog İçin Barış Kültürü Sempozyumu başlıklı bir uluslararası program düzenlendi. Programın ev sahipliğini görünüşte BM yapıyordu. Ama toplantıda en çok öne çıkanlar ABD’nin miadını doldurmak üzere olan başkanı Bush ile Suudi Arabistan kralı Abdullah ibnu Abdulaziz idi.

Bir dönem dinler arası diyalog toplantılarını organize etme işinin ihalesi FETÖ’ye verilmişti. Ama bu örgüt Türkiye’deki kirli işlerinden dolayı artık pek benimsenmiyor. O yüzden görüldüğü kadarıyla bu işi devam ettirme görevi, FETÖ’nün Türkiye’deki darbe girişimine destek verdiği bilinen BAE’ye devredilmiş durumda.

BAE kendince diyalog işinde Müslümanları, İslâm âlemini temsil ediyor. Oysa bu ülkenin İslâm’ı hayata hâkim kılma mücadelesi veren bütün herkesle savaş halinde olduğu, Arap dünyasındaki dikta rejimlerini devirmek isteyen halkların kazanımlarının geri alınması için çıkarılan fitne hareketlerini ve örgütlerini finanse ettiği biliniyor. 1 Şubat 2019 tarihinde yayınlanan “Uluslararası mafya: BAE” başlıklı yazımızda bu ülkenin başındaki yönetimin bir devletten ziyade uluslararası mafya çetesi niteliği taşıdığını ortaya koyan bazı hususları dile getirmiştik.

Bugün BAE’nin İslâm âlemi adına, Müslüman toplumlar adına dinler arası diyaloğa ev sahipliği yapması da Bekri Mustafa’nın köye imam olmasına benziyor.

Aslında yapılması istenen bir diyalog kapısı açmak değil İslam âlemindeki misyonerlik faaliyetlerinin biraz daha önünü açmak, bu faaliyetleri daha da normalleştirmek suretiyle misyonerlik çalışmalarına daha çok fırsat vermektir. Dinler arası diyalog başlığı altında şimdiye kadar yürütülen çalışmaların arka planındaki amaçları tetkik ettiğiniz zaman tabii misyonerlik faaliyetlerinin önünü açma gayesinin yanı sıra birçok siyasi hesapla da karşılaşırsınız.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
526 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...