logo

28 Ocak 2019

Alparslan Kuytul ve polis sireni


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Furkan Vakfı’nın kurucu başkanı Alparslan Kuytul tahliye edildi diye sevinirken, bir de duyduk ki yeniden tutuklanmış.

Bu iki gelişmenin arasında Adana polisinin sireni var; önemli.

***

Kuytul hapishaneden çıkıp Adana’ya geldiğinde kalabalık bir grup tarafından karşılandı.

O gruba birkaç kelam etmek istedi.

Eline bir megafon alıp konuşmaya başladı ki, o da ne?

Polis, siren çalarak Kuytul’un sesini bastırdı.

Konuşma boyunca siren, siren, siren…

Vukuat yok, acele yetişilmesi gereken bir yer yok; ama siren, siren, siren…

Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.

Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.

Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.

Şaka gibi.

Kötü şaka.

Belki de, hakkındaki dava dosyasının “suç değil sus dosyası” olduğunu söyleyen Kuytul’un haklılığını vurgulamaya matuf bir shock art (şok sanatı) atraksiyonuydu bu.

Öyleyse Adana polisine kocaman bir alkış!

***

Şimdiye kadar ihtiyatı elden bırakmamaya çalışan Furkan Vakfı camiası, Kuytul’un tahliye edildikten bir gün sonra göz altına alınması ve tekrar tutuklanması üzerine hükümete ateş püskürmeye başladı. (“Yargı kararlarıyla hükümetin ne alakası var?” diye ciddi ciddi sorabileceğimiz bir durumda olmamızı ne çok isterdim.)

Havada husumet var artık.

Halbuki, bazı konferanslarının valilikler tarafından engellendiği Kasım 2014’te Alparslan Kuytul şu açıklamayı yapmıştı: “Kanaatime göre konferanslarımıza yapılan bu engellemeden hükümetin ve siyasilerin haberi yok. Ama bürokratlara karanlık yerlerden talimat geliyor. Bu sadece bize yapılıyor gibi görünse de esasında AK Parti tüm cemaatlerle düşman edilmeye çalışılıyor. Hedeflerinin bu olduğuna inanıyorum. AK Parti uyanık olmalı. AK Parti’ye kimler düşmansa bu iş onların tezgâhı olabilir.”

İşi o noktadan şimdiki noktaya getirmeyi başaran AK Parti iktidarına da kocaman bir alkış!

Kriz, bundan daha kötü yönetilemezdi.

Hiç değilse bundan sonra akl-ı selim ile hareket edilse…

Çığırından çıkan iş, çığırına sokulsa…

***

Alparslan Kuytul’un konuşmalarında tasvip etmediğim, yanlış bulduğum, hatta öfkeyle karşıladığım bir sürü laf var.

Furkan Vakfı’nın Ankara’daki bir mitinginde taraftarlarına hitap ederken -vakıf camiasından iki hanımın gördüğü veya gördüğünü iddia ettiği rüyalara istinaden- “Peygamberimiz de şu an aranızda. Bundan emin olun” dediğini duyduğumda çok öfkelendim mesela. (Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam ölmüştür. Bu dünyada sadece sünnetiyle yaşar, kendisi aramızda dolaşmaz. Hazret-i Ebubekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali radıyallahum bile Efendimizin ölümünden sonra asla ‘O aramızda’ dememişken Kuytul’a ne oluyor?)

15 Temmuz darbecilerine direnen kimselerin bu direniş kapsamındaki hareketlerinden ötürü cezalandırılamayacaklarına ilişkin kanun hükmünde kararnameye veya Fırat Kalkanı Harekâtı’na itiraz ederken kurduğu bazı cümleleri de fena halde yadırgadım.

Böyledir diye “İyi ki Kuytul’u zindana tıkıp susturdular” mı demeliyim?

E o zaman “Takrir-i Sükun Kanunu”na dayanarak muhalif sesleri susturan tek parti rejiminin istibdâdını da savunayım bari!

Metin Karabaşoğlu’na kulak vermek gerek:

“Yanlış gördüğü fikre karşı mücadeleyi fikirle değil, devletle yapma gibi bir eğilimin, yazık ki, dindarlar arasında da yaygınlaştığını görüyoruz. İhtiyacımız olan, fikir özgürlüğünü korumaktır. Doğrunun yanlıştan korkusu olmaz. Doğrunun ihtiyacı olan şey müzakere ve özgürlüktür.”

Budur.

***

“Ama bunlar potansiyel FETÖ!”

Konuya böyle yaklaşacaksak, her cemaat ve tarikatın potansiyel FETÖ olduğunu söyleyebilir ve bunların alayının zindana tıkılmasını savunabiliriz.

Olacak şey değil.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
567 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...