logo

“Bizim cenah”tan sakınılmış eleştiriler


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

Önce “Bizim cenah” da kim?” sorusunu bekliyorum. “Bizim cenah kaldı mı?” diye de sorulabilir. “İslami kesim”, “Muhafazakar camia” dersem “Bizim cenah”ı bir ölçüde işaret etmiş olabilir miyim acaba?

Bu soruların sorulması, biraz hatların karışmış olmasından ya da isimlendirme ile içinin doldurulması arasındaki mesafenin açılmış olmasından ileri gelebilir.

Her ne ise, böyle bir camia vardı, bugün de her ne halde olursa olsun var.

Siyasi iktidarın bu camianın içinden çıktığı ya da verilen mücadelenin böyle bir iktidara dönüştüğü söylenebilir.

Belli ki “Bizim cenah”ın siyasi iktidarla bir akrabalığı bulunuyor.

Son tahlilde, dışardan bir değerlendirme yapıldığında “İslamcıların iktidarı”na not verileceği de belli. Yani “İslami kesim” sonunda çıkıp, “Bu iktidar bizi temsil etmiyordu” gibi bir sığınma alanı oluşturamaz.

Onun için sevaplarının da günahlarının da bu cenahı ilgilendirdiği muhakkak.

Son zamanlarda iktidara her şeye rağmen toz kondurmayan bir kesim varken, bir kesimin “tedirginlik” ifade eden değerlendirmelerinin devreye girdiği gözleniyor.

“Nereye gidiyoruz?” sorusu daha çok sütuna, daha çok sosyal medya mesajına, daha çok ev sohbetlerine yansıyor.

-Yolsuzluklar.

-Kısa yoldan, katakullilerle zenginleşmeler.

-Adli alandaki farklı kumpaslar.

-Kibir dili.

-Aile alanındaki savrulmalar.

-Ekonomideki çarpıklıklar.

-Keyfi yönetim tarzı.

-Kamplaşma.

16 yıllık bir merkezi ve tek başına iktidar söz konusu. Belediyelerde 25 yıllık bir iktidar süreci yaşanmış.

Hep deniyor, 25 yaşına kadar olanlar, bir şekilde muhafazakar camianın yönetimi içinde doğup büyümüşler ve artısı ile eksisi ile birbirine eklemlenen kadroların iktidarına tanık olmuşlar.

“Bizim cenah”ın kurulu düzenin zulümleri içinde varlıklarını sürdürdüğü bir gerçek. Büyük mücadeleler verildi. Dolayısıyla bugün sağlanan özgürlük ortamının kıymeti görmezden gelinemez.

Aynı şekilde “Bizim cenah”ın içinde yeniden eski zor günlere dönme endişesinin her türlü değerlendirmeyi etkiliyor olması da tabii.

Bir başka şey, imkanlar kuşkusuz. “Bizim cenah” farkları değerlendirmeye “Belediye köşkleri”ne girilebiliyor olmasından başlayıp, devlet imkanlarından yararlanabiliyor olmaya kadar devam etmesi “İnsan ve fayda” ekseninde görmezden gelinemeyecek bir durum.

Peki kaygılar niye?

Kaygılar, çıkar hesabı ya da eskiye dönme korkusu sebebiyle bizim değerler dünyamızda olmaması gereken çarpılmalara göz yumup, onların bizim yönetim biçimimizin de özelliği haline gelmesine tahammül etmenin bedeli noktasında toplanıyor.

İtiraz ederken haklıydınız. Çünkü değerlerinizin haklı olduğuna inanıyordunuz.

Ve tabii ki tezlerinize güveniyordunuz. “Biz gelirsek…” diye başlayan cümleler, insanlık için erdemli bir dünya inşa etmeyi vadediyordu.

İşte geldiniz ve geçen yıllar kabul edemeyeceğiniz değer aşınması yekûnunu önünüze koydu.

Ne yapacaksınız?

Şu an “Bizim cenah” bir iç sancı yaşıyor.

Sütunlara, sosyal medya mesajlarına bu sancının “sakınılmış” ifadeleri yansıyor.

“Sakınılmış” diyorum, çünkü bu ifadeler, mesela benzeri bir durum diğer siyasi iktidarlarda olsa, başka türlü bir doz içerirdi.

Sakınmanın gerekçesi de gözleniyor: Bu gider ötekiler gelirse, bir endişe alanı. Kullanılan imkanlar başka iktidarlarda olur mu, bir endişe alanı. Ve eleştirel tavırlar, “muktedirlerimiz”i nasıl etkiler, boğma ameliyesine maruz kalınır mı, bir tedirginlik alanı.

Bütün bunlarda Türkiye’nin henüz normalleşememiş olmasının etkileri de var.

Ne zaman normalleşeceğiz? Normalleşinceye kadar köprülerin altından ne tür sular geçecek? “Bizim cenah”ta bunları konuşmaya da sıra gelir elbet.

(KARAR)

Etiketler: » » » »
Share
388 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...