logo

07 Aralık 2018

Orada bir Kırım ve bir de Uygur var uzakta


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Görünen o ki Türkiye’nin başta Suriye sahasında öncelikli hale gelen anti-PYD/YPG politikası büyük mesai alıyor. Bununlu bağlantılı olarak ABD’yle gerilimli, Rusya’yla ise yakın ilişkiler, gündemi fazlasıyla dolduruyor. O kadar ki, Ağustos ekonomik krizi sonrası Almanya’yla başlayan yakınlaşmanın heyecanı bile kısa sürede söndü. Devamında Avrupa Birliği bahsi açılır gibi oldu ama nefesi yetmeyip o dosya da kısa sürede kapanıp gitti.

Gayet tabii, Suriye’de sınırın hemen yanında Türkiye’nin istemediği bir devlet yapılanmasıyla mücadele etmek, bunu önlemeye çalışmak ve diplomatik faaliyetleri bu alana yoğunlaştırmak mantıklı bir yol izlemektir. Çünkü, gecikecek her adım telafisi imkansız sonuçlar doğurmaktadır. Nitekim, Suriye’de yaşamakta olduğumuz bütün problemler de zamanında; yani henüz Rusya sürece dahil olmadan atılmayan adımların eseridir. Atılmayan, atılamayan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin o günkü şartlarda hareket etmeyen yapısının sonuçları. Şimdi, zamanında, daha kolay şartlarda yapamadıklarımızı büyük aktörlerin sahaya iyiden iyiye hakim olduğu yeni denklemde gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Öte yandan, dış politikanın ekonomiyle ayrılmaz ilişkisinin de en yoğun dönemini yaşıyoruz. Dışa bağımlı ekonomi yabancı yatırım ve yabancı sermaye imkanını büyük ölçüde kaybettiği için şimdi hiç olmazsa dış borç servisini döndürebilmek zorundayız. Bunun için de ekonominin kurallarını borçlanmayı sürdürecek seciyede korumak mecburiyetimiz var. Yatırım çekemesek de borçlanmayı koruyacak standardı, maliyetler biraz artsa da koruyoruz.

***

Neticede, ekonominin ürettiği baskı da Türkiye’nin dış politikada elini daraltıyor, hamle gücünü kısıtlıyor. Durum vehamet boyutunda değil ama en avantajlı dönemde değiliz; bunu da ekleyelim.

Dış politikada gözlerden uzak kalan asıl mesele ise şu… Türkiye, geleneksel olarak kırmızı çizgi seviyesinde tuttuğu bazı krizleri ve dosyaları gündeme getirmemeye başladı. Bunların başında da Rusya’nın Kırım’daki aralıksız ihlalleri geliyor. Ankara, Müslüman Tatarların Rusya tarafından gaspedilen hakları dahil bütün olarak bu dosyada enerjisini kaybetmiş görünüyor. Ruslar tarafından ülkesinden yeniden sürgün edilen Mustafa Cemiloğlu dahi sadece hükümetin değil, medyanın bile gündeminden düşmüş durumdadır.

Bir başka mesele, Çin’in Uygur Türkleri’ne yönelik dozu giderek artan çağdışı baskılarıdır. Uygurlara yapılanlar, gündem olmak şöyle dursun konuşulmaz hale gelmiştir. BBC gibi yayın kuruluşları haber yapmasa veya sosyal medyaya sızan bazı bilgi ve görüntüler olmasa orada yaşananlar hakkında bilgi sahibi olabilmek bile imkansızdır. Çin rejimi, Uygurları basit bahanelerde toplama kamplarına gönderiyor ve yine basit bahanelerle art arda idam cezaları uygulanıyor. Şiddet ve acımasızlık ne kadar artarsa artsın yine de bu zulüm gündemimize gelmiyor. 1.4 milyarlık nüfusa hükmeden Çin hükümeti, bir hesaba göre 10 bir başka hesaba göre 15 milyonluk Uygur Müslümanlarına sadece baskı ve zulmü reva görüyor. Tahminlere göre 1 milyon Uygur toplama kamplarında bulunuyor. Herhangi bir yargı kararı olmaksızın hürriyetlerinden mahrum edilenlerin sayısının ise 3 milyonu bulduğu belirtiliyor.

Hem Kırım’ın hem de Uygur’un yaşamakta oldukları her açıdan büyük bir trajedidir. O insanlar sahipsiz kaldıkça zulüm giderek de derinleşmektedir. Bu meselelerin bizim gündemimizden çıkması da bırakın diplomatik ve siyasi gerçekleri, vicdanen taşınabilir değildir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
489 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...