logo

06 Kasım 2018

Kamuda iş ahlakı sorunu var mı?


Kemal Öztürk
k.ozturk@gmail.com

Geçen hafta yazdığım, “sessiz devrimin çocukları nerede?” (01.11.2019 ) başlıkları yazıma gelen yüzlerce mesaj, mail ve telefondan anladım ki, herkesin bu konuda bir derdi, acısı, sıkıntısı var.

Yazının özü liyakat, ehliyet, adalet ve hakkaniyet sorunuydu. Devlet eliyle yapılan istihdamlarda, bu sorunun son yıllarda daha da arttığına dair şikayetler çoğaldı. Sanırım bu meseleyi yazmak, konuşmak, dile getirmek, raporlamak çok sık görülen bir şey değil. Bu nedenle sorunu dile getiren her aktivite, ilgiyle takip ediliyor, paylaşılıyor.

İŞ AHLAKI ZİRVESİ

Bu konunun, bu kez bilimsel ortamda tartışıldığı bir toplantının ortasında buldum kendimi.

İş ahlakı, liyakat, ehliyet, insan kaynaklarının istihdamı, devlet-memur ilişkisi, memur-vatandaş ilişkisi, iş yerinde adaletli yönetişim vb. konular, İş Ahlakı Zirvesi’nin üçüncüsünde tartışıldı. Ana başlık, “Kamuda İş Ahlakı”. Doğal olarak toplantıya ilgi bir hayli fazlaydı.

Toplantıyı, iş adamları dernekleri arasında, son derece ilgi çekici bir alanda faaliyet gösteren ‘Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği’ (İGİAD) düzenliyor. Dernek, iş dünyasında ‘ahlak’ konusunu yaygınlaştırmak gibi, çok kıymetli bir alanda açılım yapmaya çalışıyor.

Kamuda İş Ahlakı Zirvesi, tam olarak bugün yaşadığımız sorunları masaya yatırdı. Türkiye’nin en önemli insan kaynakları ve yeniden yapılanma uzmanı, değerli dostum Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş, düzenleme heyeti başkanı olarak tartışmanın çatısını kurdu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay onur konuğu, Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Mehmet Görmez de açılış konuşmasını yapan isimdi.

İGİAD Başkanı Ayhan Karahan ve Mehmet Görmez’in konuşmaları, zihin açıcı, uyarıcı ve yönlendiriciydi (sonuç bildirisi, konuşma metinleri ve dokümanları www.igiad.org.tr sitesine bulabilirsiniz).

ÖNEMLİ SORUNLARIMIZ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

Benim, sizlere paylaşmak istediğim şey ise, liyakat, ehliyet ve iş ahlakı konusunda açmazlarımızın oluştuğu yönündeki kanaatimdir.

Tebliğ sunan iki değerli bilim adamı, Prof. Ömer Toprak ve Prof. Cüneyt Yüksel, iki farklı tez ürettiler. Toprak, kamuda iş ahlakı için kanun, yasa, yönetmelik düzenlemenin sorunumuzu çözmediğini, bunların delindiğini, o nedenle bireylerde ahlaki eğitimi öne çıkarmanın gereğini söyledi.

Yüksel ise, liyakat, ehliyet, çalışma ve iş ahlakı konularında yeterince yasal düzenlemelerin olmadığını, olanlara uyulmadığını, denetim ve hesap verilebilirliğin zayıf olduğunu dolayısıyla sağlıklı bir sistem kuramadığımızı söyleyerek bunu güçlendirmek gerektiğini ifade etti.

İki bilim adamımızın ve daha sonra konuşan, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı İdris Güllüce, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın konuşmalarında ortaya çıkan ve çözüm bulmamız gereken sıkıntıların bazılarını şöyle not aldım:

ÇÖZÜM İÇİN NE YAPMALIYIZ?

* Ölçme ve değerlendirme (KPSS vb.) kriterlerimizin sağlıklı sonuçlar vermediğini gördük. FETÖ buradan sızdı. Bunun yerine yeni sistemler bulmalıyız.

* Liyakat ve ehliyet sahibi insanların istihdamı yöneticinin inisiyatifine bırakılmadan, bir sisteme, düzene bağlanmak zorunda. Sistem kifayetsiz muhterislere bir şekilde kapatılmalı.

* Kamuda istihdam, bütüncül bir planlama, dünya ile rekabet edilecek vizyonda, adil ve bilimsel olmak zorunda.

* Ve en önemli konu, iş hukuku üretmeliyiz, yetmez, bir de ahlakı ön plana çıkartacak bir anlayışı yerleştirmek zorundayız. Bunu da çalışanlardan işverene, devlet kadrolarından, memurlara kadar herkese yaygınlaştırmalıyız.

Moderatör olarak katıldığım toplantıdan kişisel olarak çok şey öğrendim. Bir kere meselenin politize edilmeden, bilimsel olarak tartışılması gerektiğini gördüm. Ne iktidar, ne parti, ne muhalefet, ne de ideolojiyle bu konunun bir alakası yok. Sorun ülkenin bütününün sorunu.

Devleti yeniden yapılandırdığımız şu günlerde, bu tür bilimsel çalışmaların, ülkeye çok büyük katlıları vardır.

ANKARA BU KONULARA KULAK VERMELİ

Toplantının onur konuğu olan ve yeni sistemi bürokrasiye uyarlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, giriş konuşmalarını her ne kadar karamsar bulsa da, ortaya çıkan fikirlerin, onun çalışmalarına çok katkı sağlayacağını düşünüyorum. Umarım sonuç bildirgesi ve raporlardan faydalanır.

Ankara’da yönetici kadronun, liyakat, ehliyet, istihdam ve üretkenlik konularında çok fazla sorunumuz olmadığını düşündüklerini zannediyorum. Oysa toplumun çok büyük kesiminde, bürokrasinin neredeyse tamamında, seslerini çıkarmasalar da bu konuda ciddi eleştiriler, serzenişler var.

Belki risk alıp bu konuları yazan, konuşan, dertli sesleri duyurmaya çalışan, rapor hazırlayan, zirve düzenleyen insan sayısı az ama haklı tespitlere kulak vermenin kimseye zararı olmaz.

Bu konu, insanın adalet duygusunu ve vicdanını etkileyen önemli bir sorundur.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
304 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...