logo

Tiyatrocuyu bir daha yerde tekmelemeyin, bar fedaileri!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Gezi’ci bir tiyatrocu var.

Adı Levent Üzümcü..

Tiyatrocu ama..

Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı olduğunda, Şehir Tiyatronları’nda işe başlamış ama..

Nerede ise çeyrek asırdır, Tayyip Erdoğan ve onun arkadaşlarının yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Tiyatroları’nda hem muhaliflik yapmış, hem de işini tıkır tıkır götürmüş..

En sonunda da..

“Hilton Otel ve Sosyalist Enternasyonal yanyana nasıl gelmiş?” diye soracaksınız ama..

Onu başka zaman anlatırız..

CHP’nin ev sahipliğinde Hilton Otel’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda şu konuşmayı yapmış:

“1980 darbesinin ertesi günleri babam bana demişti ki, ‘Sakın adını söyleme.. Adını soran olursa, sakın söyleme.. Babanın adını soran olursa, sakın söyleme.. Nerede oturduğunu soran olursa, sakın söyleme..’ 80 darbesi Türk solunun üzerinden bir silindir gibi geçti.”

Darbe döneminin Türkiye’sini anlatıp sonrasında bugün daha kötü durumda olduğumuzu ima etmeye çalışan bu tiyatrocu, kendisine belediyede iş veren, çeyrek asır orada çalıştıran, muhalif kimliğine rağmen ona karşı mesafe koymayan siyasi hareketin lideri Tayyip Erdoğan’a, bakın ne diyor:

“Türkiye’deki olayların fitilini ateşleyense yaşam tarzlarını ve alanlarını korumak isteyen insanların devlet tarafından korkunç bir şekilde dövülmesidir. Kendimize Başbakan olarak seçtiğimiz kişinin bir anda her birimizin yaşam koçu olma hevesidir. İnsanların nerede ve ne içeceğine, kaç çocuk yapacağına, kaç yıl okula gideceğine, 18 yaşını aşmış üniversite öğrencilerinin evlerde kim kim oturacağına, mizahın nasıl yapılacağına, karşı fikir üretmenin suç sayılmasına, kimin namuslu olduğuna, yaşam tarzımıza dair karar verme yetkisini kendisinde bulmasıdır. 1980’den beri dünya çok değişti. Ama ben, geçen yaz sokakta top oynamaya çıkan oğluma eğilerek, şunu söyedim: Oğlum, Ada eğer ‘Baban kim’ diye sorarlarsa..”

Böylece..

Levent Üzümcü oyununu oynamış oluyor..

Bize de alkışlamak düşüyor..

1980 darbe günleri ile, 2018 Türkiye’sini benzeştirdiği için büyük bir alkış..

25 yıl Tayyip Erdoğan’ın tek yetkili olduğu bir kurumda çalışıp..

Sonra da o Tayyip Erdoğan’a..

“Yaşam koçumuz olma hevesinde” iftirası için alkış!..

“Her şeye karışıyor” iddiası için alkış!..

“Kimin namuslu olduğuna bile karışıyor” isnadı için alkış!..

Levent Üzümcü’yü alkışladıktan sonra..

10 gün önce yaşanan, ne hikmetse yeni öğrendiğimiz olaya gelelim..

Bu Levent kardeş, her şeye karışan(!) Cumhurbaşkanı’na, CHP’nin oyunun yarısı kadar bile oy çıkmayan Kadıköy’de..

15 Temmuz darbe girişimi sırasında tankların alkışlandığı Moda’da..

24 Haziran seçimlerinden bir gün önce.. “Tayyip Erdoğan s.. Tayyip Erdoğan s..” diye sloganların atıldığı.. Ardından da “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” diye tempo tutulduğu, CHP’lilerin yoğun olduğu bir yerleşim biriminde..

Bir bara gitmiş.

Orda birileri ile tartışmış..

Sonra dayak yemiş..

Öyle ki..

Yere düştükten sonra bile kendisini tekmeleyen adamları anlatırken, şu yorumu yapmış: “Arkadaşlar yerlere yatırıp dövmek nereden çıktı?”

Ama ne hikmetse..

Levent Üzümcü dayağı yemiş de..

Dayak atanları şikayet etmemiş..

Hatta..

Dayağı yedikten sonra..

10 gün boyunca da..

Dayaktan kimseye bahsetmemiş..

Dayak sırasında tesadüfen orada bulunan birisinin çektiği görüntüler televizyonlarda yayınlanınca..

Levent Bey zoraki, konuşmaya başlamış.

Yorumu şöyle:

“Bi takım bilgi kirliliğinin önüne geçmek için bunu yayınlıyorum. Ceza almayacağını bilmenin güveniyle davranıldı bana karşı. 30’una varmamış insanların hakim yapılıp, tek işi devlet görevlisine hakaret kovaladığı bu ülkede her türlü adaletsizlik vakayı adiyedir.”

Levent Üzümcü..

CHP’nin mekanı Kadıköy’de..

Hem de bir barda..

Ordaki muhataplarının anaları ile ilgili küfürler edip..

Sonra dayak yiyip..

Ardından da olayı Tayyip Erdoğan’ın ülke yönetiminde bulunmasına getiriyorsa..

O zaman biz de işi gırgıra vuralım..

Levent Üzümcü’ye hatırlatalım..

Kimse kusura bakmasın..

Bak, Levent Üzümcü..

AK Parti Türkiye’sinde işler artık böyle..

İşinize gelirse..

Yok öyle.. Kadıköy’deyiz..

Kurtarılmış mekandayız..

Hepsi bizim kafadan adamlar..

Adamı kendi mekanında bile, böyle ıslatırlar..

Ayakta dövmekle yetinmezler..

Bir de yere yatırıp tekmelerler..

Dayağı yersin..

Gidip, karakola şikayetçi bile olamazsın..

Eline ekmek veren.. Tek bir zararını görmediğin Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na hakaretten çekinmezsin..

Ama..

Bar fedailerinden dayak yediğin halde..

O magandalardan şikayetçi bile olamazsın..

Gördün mü ne hallere düştün, Levent Üzümcü..

Olay öyle bir köşe yazısı ile bitecek cinsten değil..

Olay içinde olaylar..

Adam 20 yıllık evliliğini, daha bir yıl önce bitirmiş..

“Evliliğimiz zarar görmesin diye, anlaşarak boşandık” demiş..

Sonra mı?

Dayak yediği bara, kız arkadaşı ile gitmiş..

Ama..

Başbakan’a külhanbeyi laflar eden bu tiyatrocu..

O tiyatrocuyu el üstünde tutan medyadaki ahlaksızlar..

Olayın bu yönünü de..

Yok edivermişler..

Dersiniz ki..

Levent Üzümcü yolda yürürken..

Eşi ve çocukları ile vitrinleri seyrederken..

Tayyip Erdoğan’ın adamları gelip, pata küte dövmüşler..

Yok böyle bir şey..

“Kadın hakları.. Kadın hakları” deyip, tepemizde boza pişirmişsin..

Sonra 20 yıllık eşini bırakıp.. Bir kızla çıkmaya başlamışsın..

Sonra da dayağı yemiş, oturmuşsun..

Tayyip Erdoğan ne yapsın sana?

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
438 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...