logo

28 Eylül 2018

Küresel ısınma, ekonomik ısınma


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

90’larda ‘küresel ısınma’ lafı sarmıştı ortalığı. Barajlar kurudu.

Havaların kurak gidince ‘küresel ısınma’ ‘tema’sı rağbet gördü.

Sonradan soğuk ve yağışlı kışlar oldu. Cazibesini kaybetti küresel ısınma.

Derken, ansızın, on on beş dakika bardaktan boşanırcasına yağıp afete dönüşen yağışlar…

(Buradaki ‘bardak’ su içtiğimiz cam bardak değil. Anadolu’nun bazı bölgelerinde testiye bardak derler.)

Hani küresel ısınma? Hani kurak? Hani sıcak? Yağmur yağıp duruyor?

Bir bilgi tashihi yapıldı.

Küresel ısınma sıcak ve kurak anlamına gelmez. Atmosfer ısınınca kutuplardaki buzlar daha çok erir. Okyanuslar daha çok buharlaşır. Bunlardan, alışık olmadığımız şiddetli yağmurlar, fırtınalar oluşur.

Havalar böyle gelip gidiyor.

Kış ortasında sıcak, yaz ortasında soğuk.

Bir yağmur, bir güneş, bir soğuk, bir sıcak.

Bütün bunları beraber yaptık.

Arabalarımız, uçaklarımız, karbon monoksitlerimiz ve klimalarımızla, atmosferi beraber kirlettik, ozon tabakasını beraber deldik.

‘Arzı ifsad ettik.’ (‘Arzı ifsad etme’ kavramına, yeryüzünü ve gökyüzünü kirletmenin dahil edilmesi benim aklıma yatıyor.)

Kimseye söyleyecek bir şeyimiz yok.

Memleketin ekonomisini de beraber bozduk.

Bir tarafta vatandaşlar olarak biz.

Cebimizdeki paraya bakmadan, piyasa ekonomisinin sunduğu israf imkanlarıyla harcadık, harcadık, harcadık.

Okullarda ‘yerli malı’ kampanyası yaparız ama ithal ürünleri de severiz.

WhatsApp’ta, Facebook’ta, Twitter’da Amerikan aleyhtarı mesajlar paylaşmayı severiz.

Halbuki aslında Amerika’yı seviyoruz!

Amerikasız duramıyoruz.

Bir tarafta devlet.

Devlet bizden daha müsrif.

Bulduğu zaman da harcıyor, bulmadığı zaman da.

Tabii ki harcayacak.

Yol yapacak, köprü yapacak, tünel yapacak. Bunlar güzel işler.

Fakat, bir gün değirmenin suyu ya gelmezse?

Firavun’un rüyasını bilirsiniz.

Hani Yusuf Aleyhisselam kıssasındaki rüya.

Yusuf Aleyhisselam, rüyayı, “7 yıl bolluk, 7 yıl kıtlık olacak” diye tabir etmişti. Bolluk zamanında bir sonraki 7 kıtlık yılı için hazırlık yapmayı tavsiye etmişti.

Devlet güzel yatırımlar yaptı ama, alabileceği bazı tedbirleri ihmal etti.

Paranın bol olduğu zamanda ekonomiyi, reel sektörü, güçlendirecek işlere daha ziyade kaynak aktarabilirdi.

Aktardı bir miktar. Ama daha iyisini yapabilirdi.

Uluslararası siyasette de büyük sorunlarla karşılaştık.

Avrupa’yla, Amerika’yla, bir ara Rusya’yla aramız bozuldu.

Suriye başlı başına büyük mesele.

Terörün her türlüsüyle uğraşmak zorunda kaldık. Başımızda bir PKK belası vardı zaten. Bir de Fetö’yü musallat ettiler. Bunlar da ekonomik neticeleri olan ağır yükler.

Hepsinin toplamından bir ekonomik sıkıntı ortaya çıkıyor.

Geçecek inşallah.

Ciddiye alırsak geçecek.

Havaların bir açması bir bozması gibi, uluslararası siyasette de bir daralıyor, bir açılıyoruz.

Düne kadar aleyhimizde verip veriştiren Trump, Türkiye’yi İdlib’teki başarısından dolayı takdir etti.

Sanki hava düzeliyor.

Papaz krizinde çözülme sinyalleri geliyor.

Avrupa’yla da işlerimiz rast gitmeye başladı.

Almanya, Türkiye’ye demiryollarımızı modernleştirmek için yatırım yapabilirmiş.

35 milyarla 60 milyar Euro arası rakamlar telaffuz ediliyor.

İncirlik’i terk edip Ürdün’e göçen Alman uçaklarının geri dönme ihtimali bile konuşuluyor.

Hollanda’yla büyükelçi teatisi yapıyoruz.

Katar’la da aramız güzel.

Bir ay içinde ne kadar çok şey değişti?

‘Küresel siyasi ısınma’nın bizimle ilgili kısmında olumlu gelişmeler oluyor demek ki.

Tabii bunlarla ‘ekonomik ısınma’ sona ermez.

Alışkanlıklarımızı değiştirmemiz, bir müddet ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız lazım.

Şu halde, biraz büzülmemiz gerekiyor.

Yorgan büyüyünce ayağımızı tekrar uzatırız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
367 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...