logo

27 Haziran 2019

800 bin fark ne ki! İçimde Eren Bülbül’ün tazelenen yası…


Fatma Barbarosoğlu
f.barbarosoglu@gmail.com

Seçimler, analizler, rakamlar, kaybedenler, kazananlar…

Bir şey olur ve o olandan sonra her şey değerini, yerini-yurdunu kaybeder.

Bu satırları yazmadan evvel, ben bambaşka bir şeyin peşinde idim.

Analiz yazısı kotaracaktım.

17 yıllık AK Parti iktidarında neden ortaya “yeni özne”ler çıkmamış olduğunu anlatacaktım.

Günlük hesaplar için uzun vadede en hakiki müttefik olan tecrübe sahibi “eleştiren özne”lerin nasıl parantez içine alındığını anlatacaktım.

Erol Olçok’un şehadeti ile birlikte AK Parti’nin halk psikolojisi konusunda ne kadar yetersiz kaldığını yazacaktım. Hikâye anlatamayan reklamları, başarısız seçim sloganlarını yazacaktım. Örnek vere vere.

Sonra Üsküdar Meydanı’nda stant açmış olan AK Parti ile CHP’nin “eğlenme biçimi” üzerinden bir fotoğraf okuması yapacaktım.

AK Parti standının önünde bir eliyle kurt işareti yapan başörtülü genç bir kadın tek başına ne olduğu belli olmayan bir oyun sergiliyor, beyaz tişörtlü bir delikanlı zenne gibi dans ediyor, ayakları yalın ayak yaşlı bir kadın eliyle bayrak sallıyor. Çeşitli ama birbirinden kopuk bir performans… Dans bir hikâye anlatma biçimidir. Ama bu üç farklı kişinin sergilediği performans hiçbir şey anlatmıyor… Manayı imha eden bir silgi gibi dolaşıyor her birinin performansı.

Birkaç metre ileride CHP standının önünde, kadın, erkek soluksuz halay çekenlerin yekpare bütünlüğü…

Ekrem İmamoğlu 1990’ların Erdoğan’ını kendine örnek alırken, AK Parti’nin 1940 CHP refleksi içine düşme nedenleri üzerinde duracaktım.

Bütün bunları yazmak için bilgisayarımın başına oturduğumda Eren Bülbül’ün annesinin görüntüsü düştü ekranıma. Ayşe Bülbül.

Oğlunun şehit olduğuna değil bu dünyadan hiç murat almadan yitip gittiğine kederlenen Ayşe Bülbül. Bu dünyada bir şey yaşatamadım orada rahat mı acaba diye gözyaşı döken Ayşe Bülbül.

Büyük adam yelekleri içinde gururla objektiflere bakan masum çocuk Eren Bülbül.

Küçük cüssesi ile anacığının verdiği her işi eksiksiz yapan Eren Bülbül.

PKK’lı teröristler şehit etmemiş olsa idi, o şimdi yaz tatilinde anacığının en büyük yardımcısı olacaktı. Hiç şikâyetsiz iş tutacak bir gün bu vatan için şehit olmayı dileyecekti.

Bin yokluğun içinden alın teriyle biriktirdiği erzakı çalmıştı teröristler. Hırsızlık yaptıkları yetmemiş evin küçük oğlunun, Eren’in canına da kastetmişlerdi.

İçişleri Bakanı, Eren Bülbül’ün ve aynı saldırıda şehit düşen astsubay kıdemli başçavuş Ferhat Gedik’in katillerinin yakalandığını söylemişti.

Kaç vakit önceydi!

Hani içimiz serinler gibi olmuştu…

İşte o serinliğin içine kocaman bir ateş düştü.

YANİ!

Her şey öyle böyle şöyle filan da.

Öcalan’ın mektubundan medet ummayacaktınız.

Şehit ailelerinin canını yeniden yakmayacaktınız.

“Bebek katili” dediğiniz adamı seçimi kazandıracak stratejik özne yapmanıza, kardeşini TRT ekranında kendinize “destekçi” kılmanıza değdi mi?

Oğuldan yetim ana-babaların, babadan yetim evlatların, hayat arkadaşını yitirmiş kadınların acısına kezzap dökmeyecektiniz.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
239 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...