logo

22 yıl önceki “yumruk” hikâyesi!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Aynı filmi, kaç defa daha izleyeceğiz..

Cumhuriyetin ilk yıllarına gitmeyelim..

Haydi, Adnan Menderes dönemindeki tekrarlara da gitmeyelim..

Ama bizim canlı tanığı olduğumuz..

Bizden önceki neslin, çok iyi bildikleri..

Bizden sonraki neslin de, anne-babalarından mutlaka dinlemiş olduklarını tahmin ettiğim olayları, niye takrar ettiriyoruz?

Bir yumruk..

Evet, topu topu bir yumruk..

Bir yumruk üzerinden ne fırtınalar koparttılar..

Tam da, dün yaptıkları gibi..

28 Şubat’ta yaptıkları gibi..

Şimdi 2019 Türkiyesinde yapıyorlar..

Neydi “28 Şubat’taki bir yumruk senaryosu”?

Henüz Milli Güvenlik Kurulu’nun o meşhur toplantısı yapılmamış..

O toplantıda, Başbakan Necmeddin Erbakan’a, onların deyimi ile “boncuk boncuk ter döktürmek” için, taşlar döşeniyor iken..

Sincan’da bir Kudüs gecesi düzenlenmişti..

Bir çadır kurulmuş, orada Filistinlilerle dayanışma eksenli etkinlikler yapılıyor.

İlk etkinlik küçük bir tiyatro oyunu ile başlıyor..

Filistinli çocuklar, İsrail askerlerine taş atıyorlar..

Türkiye’deki İsrail muhibleri rahatsız oluyorlar..

Hemen aynı gün..

Filistinlilerle dayanışma amaçlı olarak kurulan Sincan’daki çadır toplanmaya başlandı..

Hortumcu Cem Uzan’ın televizyonu star’ın muhabiri Işın Gürel, çadırı toplayan işçilerin üzerine üzerine giderek..

“Ne oldu canım.. Niye topluyorsunuz ki? Zoru görünce toplarsınız böyle” edası ile..

Sorular soruyordu..

Patron banka hortumcusu olunca..

Sorular da o kadar tahrik edici oluyor..

Ben tasvip etmem ama..

Çadırı toplayan işçilerden birisi..

Işın Gürel’e bir yumruk atıyor..

Çubuk ilçesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na 22 yıl sonra atılan yumruğun bir benzeri..

Ardından neler mi oluyor?

Ne siz sorun, ne de ben anlatayım..

Bugün CHP’liler ne senaryolar yazmışlar ve onu dillendiriyorlarsa..

“Sopalar dağıtıldı, taşlar biriktirildi” türünden ne iftiraları sahneye çıkarıyorlar ise..

3 Şubat 1997’de de aynısı yapılmıştı..

Cumhuriyet gazetesinden başlayalım..

Bir işçinin, bir muhabire attığı yumruğu, bakın nasıl sözümona haberleştirmişlerdi:

“Sincan’da şeriatçı saldırı”…

Diyeceksiniz ki..

“Ne çabuk, olayı şeriata kadar getirdiler?”

Bunlar böyledir..

Tahrik ederler..

Sonra bir saniyede, bakarsınız iş “şeriatçı saldırı”ya gelivermiş..

Saadet Partili kardeşlerimizin de hatırlamaları için. Cumhuriyet’ten bir bilgiyi daha aktarayım..

Bakın Erbakan Hoca’ya, bu CHP’liler neler yapmış..

İfade aynen şöyle: “Sincan’da Atatürk rozeti dağıtan CHP heyetinin başındaki Genel Sekreter Adnan Keskin, Erbakan’a ‘İstanbul’un fethinin 2 yıl sonra tamamlanacağını söyleyen yeşil tesbihli şeytanın amacı ortaya çıktı’ sözleriyle tepki gösterdi.”

Yanlış okumuyorsunuz.

CHP’nin Genel Sekreteri Adnan Keskin, o tarihde Başbakan olan Necmeddin Erbakan Hocamıza, “Yeşil tesbihli şeytan” diyor..

Yetinmiyor Cumhuriyet gazetesi..

Bu hakaretlerin hemen altında..

“Hakaret yetmez. Biraz da tehdit etmemiz lazım” mantığı ile..

“Beyazıt’tan darbe uyarısı” ara başlığı ile şunları yazıyor: “Eski Milli Güvenlik Kurulu Sekreteri Orgeneral Doğan Beyazıt, dün gece Show Tv’de yayınlanan 32. Gün’de program yapımcısı M. Ali Birand’ın ‘Türkiye’de bir daha darbe olabilir mi?’ sorusuna, ‘Sistem tıkandığı, Meclis çatısı altında sorunlara çare bulunamadığı takdirde asker yönetime yine el koyabilir’ yanıtını verdi.”

Tek kelimeyi, tek harfini değiştirmedim..

Aynen bu tehdidi yapmışlar..

Hani bugünlerde, 28 Şubat davası kapsamında, “Biz ne yaptık ki.. Erbakan Hoca kendisi istifa etti” diyen şaklabanlar var ya..

Onların nasıl bir yalancı olduklarını gösteren net bir belge..

4 Şubat 1997 tarihli Cumhuriyet gazetesi..

Bazı okurlarımız belki derler ki, “Canım Cumhuriyet gazetesini de o kadar abartmayın.”

Peki o zaman..

O dönemin Sabah’ından, yani Zafer Mutlu yönetimindeki gazeteden aktarayım: “Tehlikeli tırmanış”…

Spotta da şunlar yazılı: “Dün gece televizyon kanallarında, bir kadın gazetecinin uğradığı şeriatçı saldırıya ait görüntüler toplumda büyük tedirginlik yarattı.”

Yani demek istiyorlar ki..

Erbakan Hoca başbakanlığındaki hükümeti devirmezsek.. Bunlar sokakta bütün kadınları dövecekler..

Oluşturulmak istenilen algı bu..

Muhabire yumruk atan işçinin fotoğrafını basıp, üzerine de, “Yakalayın bu hayvanı” diye yazmışlar..

Bir yumruk attı diye..

Mahkemenin vereceği ceza bir kenara..

Bir de Sabah gazetesi..

O işçiyi, “Hayvan” yapmıştı..

Bugünküne benzer şekilde..

O gün de, bir olana, bin iftira eklenmişti. Sadece bir yumruk vardı ama..

Sabah gazetesine göre, “Saçlarından sürüklenip yere savrulan İnter Star muhabiri Işın Gürel’in dudağı patladı.”

Artık yaz yazabildiğin kadar..

Bunla da yetinmemişlerdi..

“Saldırgan ‘özel ordu’dan” diyerek, bir işçinin bir yumruğunu..

“Özel ordu”ya bile bağlamışlardı.

Ne oldu, o “özel ordu”!?.

Daha sonra bilen, duyan oldu mu!?

Yooo!

Hükümet devrildikten sonra..

Ne hatırlatan oldu, ne de soran..

İstediklerini elde ettiler. Erbakan Hocayı devirdiler. Sonrasında kime ne lazım, “Özel ordu”?

Hürriyet’i mi merak ediyorsunuz.

Ertuğrul Özkök yönetiminde, Cumhuriyet ve Sabah’tan geri durur mu?

Onlar da şöyle haberleştirmişler(!) olayı: “Kadın televizyon muhabirine saldırı.. Sincan’ı ‘kurtarılmış bölge’ haline getiren şeriat yanlısı militanlar terör estirdi. İBDA-C işareti yapan militanlar, dün gazetecileri hedef seçti..”

22 yıl sonra.. Çubuk ilçesinde de.

Yine “İBDA-C işareti”nden bahsedildi değil mi?

Aynı tezgah.

Aynı iftira.

Aynı senaryo..

Onun için diyorum ki, “Aynı filmi daha kaç defa izleyeceğiz?”

Bu CHP’lilerin yalanlarını, daha kaç defa dinleyeceğiz..

Ama benim içimi burkan..

Saadet Partili kardeşlerimizin tavrı..

Dün bu saldırıların hedefinde birebir onlar vardı..

Şimdi Saadet Partili kardeşlerimiz, o saldırıları yapanlarla kol kolalar..

“CHP’lilerde bir özür.. Bir pişmanlık var mı?” diye sorarsanız..

Ben bir şey göremiyorum..

Aldananlar, yine bizim dindar kardeşlerimiz..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
252 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...