logo

“İstanbul sallandı biz ailecek tepetaklak olduk”


Fatma Barbarosoğlu
f.barbarosoglu@gmail.com

Tefrika roman:12

İstanbul sallandı biz aile olarak tepetaklak olduk. Önce okuldan başlayayım anlatmaya… Davranış Psikolojisi dersinde hoca, deprem tepkileri üzerine bir seminer yapalım deyince ben de annemin “kızın adını deprem mi koymuşlar” repliği üzerinden gittim. Önce annemin normal zamanlardaki tepkilerini anlattım ne kadar sağduyulu, sakin ve rasyonel davranışlar sergilediğini izah eden onlarca örnek koydum ortaya, sonra da deprem anında annemin “Kızın adını deprem mi koymuşlar?” diye sayıklamaya benzer tavrını anlattım. Hoca sunumumu çok beğendi.

Biz okul olarak haftayı depremin farklı kültürlerde, farklı bireylerde yansımaları ile geçirirken geniş ailemiz, 5.8’in dairelerimizde yapmış olduğu tahribatı tespit etmekle uğraştı. Amcamların ve bizim daire temiz çıktı. Ancak Türkan halamların apartmanında bir hayli sorun varmış. Sorunu konuşmak için bizim evde bir araya geldik. Halam Amerika’ya Ayşen’in yanına gittiği için aile meclisine skype ile katılacak, ki bu çok ender bir durumdur.

Neyse bağlantı kuruldu tam nasılsınız filan faslında ilerlerken ben “kızın adı deprem mi” bahsini anlattım. Halam çok eğlendi. “Nasıl nasıl” deyip bir daha anlattırdı.

Skype’tan önce Gülderen yenge “İnşallah Naciye Paşa ile Türkan Sultan birbirine girmez” dedi. “Yok canım niye girsinler” dedi babam. Yengem “Aman abi bilmiyormuş gibi” deyip umutsuzca başını iki yana salladı.

“Gerilmeye gerek yok bu defa konu belli. Türkanların apartmanı zarar görmüş. Apartman sakinlerinin isteğini anlatacağız neticede. Mesele Türkan’ın meselesi” deyip amcam da babama destek oldu.

Gülderen yenge “Sanki bu çok kolay bir şey. Türkan bizim dairelerin hasarlı olmadığını öğrenince anneme yine saydıracak bir bahane bulur. En çürük daire bende, her zaman olduğu gibi çürük elma olan biziz demez ise ben ne olayım” deyip işaret parmağını tükürükleyip “aha buraya yazıyorum” diyerek duvara parmak bastı.

Babaannem kendi kızı hakkında bu kadar olumsuz beyanda bulunulmasına pek ses çıkarmadı. Sağ elini dizine ritim tutar gibi vurmasından ne kadar gergin olduğu anlaşılıyordu.

Ortam evvelinden bu kadar gerimli olunca, sıcaklık olsun diye annemin anekdotunu anlatarak samimi bir iklim inşa etmeye niyetlenmiştim. Türkan halamın “Geçmiş olsun çok korktunuz mu?” sorusuna esprili bir cevap vermek istemiştim sadece.

Türkan halamın üçüncü defa anlattırıp gergin kahkahalarını savurduğu sıra Naciye Paşa patladı. Türkan belli ki Bilge, ‘Kızın adı deprem’ hadisesini bilmiyor. Ama sen çok iyi biliyorsun. Kusura bakma Müberra, anlatmak zorundayım” deyip gürledi babaannem.

Annem ya sabır çekti çekecek diye beklerken, “Keyfinize bakın ben çayı demlemeye gidiyorum” dedi.

Babaannem Düzce depremi diye söze girip tane tane anlatmaya girişti…

Türkan halam babaannemin anlattıkları karşısında “Haaa kızının çocukluğuna dair tek bir anısı olmayan Naciye Paşa, gelinlerinin arşivi olmuş” deyip ağlamaya başladı. Gülderen yenge, “Ne alakası var Türkan, bu olayı sen de çok iyi biliyorsun. Bildiğin halde bilmiyormuş gibi davranman doğru mu ?” diye sahaya hızlı bir iniş yapınca kıyamet koptu.

Türkan halam skype’ı terk etti. İşin tuhafı Ayşen ortalarda hiç görünmüyor. Kimse de Ayşen yok mu diye sormadı. Evdeyse ve bizi duyuyorsa çok ayıp oldu diye düşünürken öylece kalakaldık.

Herkesin bilip benim bilmediğim olaya gelince…

Düzce depremi esnasında annem mesaide imiş. (Hastanenin adını söylemeyeyim. Nemelazım.) Düzce depremi İstanbul’u ne kadar etkilemiş ki bina bir hayli sallanmış. Kaçabilen herkes kaçmış. Doktor, hemşire, hasta, hasta yakını. Ameliyattan yeni çıkan Karslı yaşlı bir kadının refakatçısı yokmuş. Ameliyata girerken annem “Merak etme ben seni yalnız bırakmam” demiş. Tabii bu sözü verdiği sıra bir deprem olacağını ne bilsin. Ama sözünde durmuş. Herkes merdiven aşağı inerken, o, Karslı yaşlı kadının başına gitmek için yukarı çıkmış. Herkes “Deprem, deprem” diye bağrışıyor. Kadın henüz ayılıyor. Ameliyata girerken bebek sesi duyarak girmiş herhalde, ayılırken milletin, “Deprem oluyor deprem oluyor diye bağrışmalarını bebeğin ismi olarak yorumlayıp “Deprem güzel isim değil” diye sayıklamış.

Annemin o fevkalade şartlarda hastayı yalnız bırakmaması medyaya yansımış. Babaannem aşkla şevkle o günleri adeta yaşıyor gibi anlatıyor. Türkan halamın kıskandığı kadar var yani.

Ben bunları niye bilmiyorum diyecek olursanız… Annem kendi hayatını anlatmaktan hiç hoşlanmaz.

Devamı haftaya Cuma’ya

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
383 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...