logo

05 Ağustos 2019

‘Ensar ve Muhacir’i bir kenara yazalım


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Her gün yeni yeni şeyler icat ediliyor. İcat edilen şeyler, insanın hayatını gitgide daha çok kolaylaştırıyor. Bilim ilerliyor. Her gün yeni bir derdin dermanı bulunuyor. Üç boyutlu yazıcılardan insan hariç her şeyin çıktısı alınabiliyor. Yakında onun da bir yolunu bulurlar.

Geçenlerde gördüm, küçük bir aletle kadın kendisinin üç boyutlu dijital kopyasını yapıyor. Boyu, posu, saçının rengi, makyajı, pantolonu bluzu hep aynı. (Kilosu aynı değil, kilosu yok, çünkü kopyası dijital.)

Kadın, yani kopya olmayan kadın, İngilizce olarak bir şeyler anlatıyor.

Kadının dijital kopyası bu defa Japonca olarak, aynı ses tonuyla, aynı mimiklerle kadının konuşmasını tekrar ediyor.

İlerliyoruz mu ne?

Dünya iyiye gider mi bu acayip marifetlerle?

Gitse iyi olurdu. Ama maalesef gitmiyor.

Biz insanlar, dünya hayatını bir azaba çevirmenin yolunu buluyoruz.

Geçen hafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve beraberindeki heyetin basın toplantısı sırasında düşündüm bunları.

Bakın, 2000 senesinde dünyada yurtlarından edilmiş insanların sayısı 20 milyon küsurmuş. Bu sene ülkesini terk etmek zorunda kalanların sayısı 80 milyona yaklaşmış.

2050 yılı için tahmini rakam 230 milyonmuş. Korkunç! Bunlar, Soylu’nun verdiği rakamlar.

Yani, biz, dünyanın sakinleri, ileride de iyi şeyler yapmayacağımızı, kötülüklerimize devam edeceğimizi biliyoruz.

Yarın, bugünden kötü olacak.

Nasıl kötü yapıyoruz yarını?

Dünyayı kurcalayarak. Irak’ı işgal ederek. Libya’yı parçalayarak.

Yemen’i ateşe vererek. Arakan’da katliam yaparak. Afganistan’ı birbirine katarak. Suriye’yi hak ile yeksan ederek. Filistin’i cehenneme çevirerek.

Cadı kazanını uzaktan seyretmek bazı batılılar için eğlenceli olabilir.

Ama bu kötülük işleri iadeli taahhütlüdür.

Afganistan’ı kurcalarsın, Afganistan da seni kurcalar.

Bazen terör olarak.

Bazen uyuşturucu olarak.

Bazen göç olarak.

Afganistan’da uyuşturucu üretimi birkaç on yılda 200 tondan 9 bin tona yükselmiş.

Kim yiyor, kim içiyor bu uyuşturucuları?

Birazını bizim insanımız. Çoğunu Avrupa, Amerika.

Uyuşturucuya alıştılar. Garibanlar acemice sosyeteler sosyetece kullanıyor.

Ama terör de uyuşturucudan besleniyor.

Bir de göç.

Nasıl başedeceksiniz?

Duvarlar, kanunlar, bekçiler yetecek mi?

Yetmeyecek.

Bakan Soylu’nun yaptığı ‘Göç’ sunumu benim açımdan tatminkardı.

Devlet, iyi niyetle, mümkün olanın en iyisini yapmaya çalışıyor.

Bütün göçmenlerin kayıt altında olduğunu teyit etti Bakan Soylu.

Karar’ın manşete çıkardığı konu da dikkat çekiciydi.

Göçmenlere sınırlarımızı açarsak ne olur?

Avrupa’nın başı daha çok mu belaya girer?

Muhtemelen.

Ama, Türkiye’den Avrupa’ya geçmeyi kolaylaştırırsanız Türkiye’ye daha çok göçmen gelir.

Yani, kapıları gevşetince bizdeki Suriyeliler, Iraklılar, Afganlılar azalmaz.

Ara sıra üzücü olaylar meydana geliyor mu?

Geliyor.

Mesela Abdülhafız Hüseyin’in Mısır’a iade edilmesi.

Sorumlu olan görevliler görevlerinden alınmış.

Soylu, bundan vicdanen rahatsız olduğunu saklamıyor.

Bir önemli konu da Uygurlarla ilgili.

Malum, Uygurlar’ın Çin’de maruz kaldığı baskıları Karar’dan başka yazan yok.

Elbette biz siviliz. Yaptığımız yayının hükümet politikasıyla örtüşmesi gerekmiyor.

Bizim yansıttığımız hassasiyet, devlette de bir hassasiyetin oluşmasına katkıda bulunursa, zaten maksat hasıl olur.

Soylu’nun, net bir şekilde, “Çin’e iade etmiyoruz” demesini bu hassasiyete verilmiş müspet bir cevap olarak düşünebiliriz.

Bakan’ın verdiği bazı rakamlar dikkat çekici.

1 milyon 47 bin 536, okul çağına gelmiş Suriyeli çocuk sayısı.

Okullaşma oranı yüzde 96.

Harika.

Şu da, Suriyelilerin kötü insanlar olmadığını teyit ediyor.

Suç oranı, bizde binde 8. Suriyeli göçmenlerde binde 4.

15 Temmuz’dan beri Edirne’den Yunanistan’a 8 bir Fetö mensubu kaçmış.

Biraz fazla değil mi? Üzerinde düşünmek lazım. Nasıl oluyor?

“Suriyelilere maaş vermiyoruz, Suriyeliler hastanelerde ücretsiz muayene olmuyor, okullara sınavsız girmiyor, elektriği, suyu bedava kullanmıyor.”

Güzel de… Vatandaş tersine inanıyor.

Bunun doğrusunu anlatmak herhalde devletin vazifesi.

Notlarımın çoğu Karar’da haber olarak yer aldı.

Biz, Soylu’nun Türkiye’nin göçmen politikasını anlatırken birkaç defa kullandığı ‘Ensar’ ve ‘Muhacir’ kelimelerini bir kenara özenle yazıp mevzuyu şimdilik kapatalım.

(KARAR)

Etiketler:
Share
316 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...