logo

13 Mayıs 2019

Dindarlar hiç böyle bir hayal kurmamıştı


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Dindar-muhafazakar çevreler yıllarca ne büyük hayaller kurmuşlardı, bir gün gelecek İslami hassasiyetleri yüksek olan insanlar iktidar olacak ve öyle iyi örmekler sunacaklar ki herkes “İşte inanan, hakka-hukuka, adalete riayet eden, herkesin özgürlüğünü savunan, şefkatli ve merhametli insanların yönetimi böyle olur” diyeceklerdi. Ama ne yazık ki bugün o hayallerin çok uzağında bir fotoğrafla karşı karşıyalar. Çünkü dindarlar öylesine negatif örnekler ortaya koydular ki, uzun yıllar iktidar hayali kuran bizzat dindarlar bile adalete, hukuka, liyakata ve merhamete hasret kaldılar.

Maalesef senelerce millet iradesine, sandığın üstünlüğüne inanan bir duruş sergileyen dindar-muhafazakar gelenek, tek parti CHP’sinin jakoben dayatmacı anlayışına sahip çıkan bir noktaya gelmiş bulunuyor. Kısacası, haklar ve özgürlükler konusunda tarihimizin negatif sembolü olarak anılan 1940’lar tek parti Türkiye’sine geri döndük.

Yıllarca yaşadıkları mağduriyetlere isyan eden dindar-muhafazakar gelenek, şimdi jakoben bir eda ile seçimi iptal ettirerek derin bir mağduriyet yükünün altına girmiş durumda. Bilelim ki hiçbir hukuki meşruiyet temeli bulunmayan iptal skandalının yarattığı mağduriyet ayıbı yıllar geçse de peşimizi bırakmayacaktır.

Özellikle dindar-muhafazakar kesimler olarak, YSK’nın yüzümüze bir kara leke olarak çaldığı iptal ayıbını çok iyi okumamız gerekiyor, çünkü bu sadece bir seçim yenilenmesi meselesi değildir. Bu aynı zamanda demokrasimizin en önemli meşruiyet kaynaklarından birisi olan sandık teminatının ve millet iradesinin zaafa uğratılmasıdır.

Biliyorum ki bazıları, bütün olup bitenlere rağmen hala AK Parti savunuculuğu yaptığımı söyleyerek beni eleştireceklerdir. Ama ben ısrar ediyorum; bugün AK Parti’yi seçimi iptal ettirmek için teşvik edenler yarın işler kötüye gittiğinde ortalarda olmayacaklardır. Çünkü onlar hayatlarının hiçbir döneminde dindar-muhafazakar insanların hakka-hukuka riayet etmek gibi ahlaki sorumlulukları olduğunu asla paylaşmadılar, bundan sonra da paylaşmayacaklardır.

Sadece iktidar nimetlerini paylaşmak üzere AK Parti’nin etrafını kuşatan, hatta içinde yer alan bu kesimlerin hak-hukuk, adalet ve merhamet gibi değerlerle bir akrabalıkları olmadığı için her türlü hukuksuzluğu, merhametsizliği alkışlamaları normaldir.

Düşünün ki bir AK Partili vekil çıkıyor, sanatçılar dahil geniş kesimlerin YSK kararını protesto için başlattıkları “Her şey çok güzel olacak” kampanyasını eleştirmek için “Adaletinizin terazisini sileyim paslanmasın” gibi seviyesiz ve utanç verici ifadeler kullanabiliyor. Peki kim bu vekil? AK Parti’nin aynı zamanda YSK’da görevli olan temsilcisi… Bu vekilin herkeste olmayan çok önemli bir özelliği daha var, halis muhlis FETÖ’cü olması. Anlayacağınız soyadı kadar “özel” bir vekil. FETÖ lideri Fetullah Gülen’in özel olarak “namaz takkesi hediye ettiği” ve de himmet dairesinin içinde yer alan şanslı (!) bir vekil. Vekilimiz gerçekten olağanüstü bir şansa sahip, zira Bank Asya’nın önünden geçenlerin bile yargılandığı bir Türkiye’de, o hala AK Parti’nin en cengaver FETÖ’cü temsilcisi olmaya devam ediyor.

İşte şimdi bu FETÖ’cü vekil çıkmış, YSK’nın hukuk cinayetini savunmak için güya aklınca herkese laf çakıyor, bunu yaparken de ‘siyasetin dili’ni seviyesizleştirmede hiçbir sınır tanımıyor.

Dindar-muhafazakar kesimlerin nasıl bir kirlilik denizinin etrafında dolaştığını gösteren bundan daha iyi bir örnek olabilir mi? En dramatik olanı da, 15 Temmuz ihanetine rağmen, AK Parti’nin hala bir FETÖ’cü tarafından savunuluyor olmasıdır.

Talihsizliğe bakın ki bugün iktidar adına öne çıkan yetkili ağızların adeta karikatürize hale dönüşen açıklamaları, söylemleri yüzünden AK Parti millet nezdinde güven kaybına uğramaya devam ediyor. Öyle anlaşılıyor ki partiyi yönetenler, bu gidişattan hiç de mutsuz değiller…

(KARAR)

Etiketler:
Share
530 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...