logo

Çelik: Bal gibi darbe teşebbüsü

AYM, Balyoz Davası’nda 230 sanık için hak ihlali kararı verdi. Gerekçeli kararı görmek gerektiğini belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ”Balyoz Eylem Planı bal gibi bir darbe teşebbüsüdür. Anayasa Mahkemesi hangi tarafından böyle bir karar verdi bilemem” dedi.

 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, NTV canlı yayınında Funda Görey’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

-12 Eylül Davası sonuçlandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’ya müebbet hapis cezası verildi. 12 Eylül kararı ile ilgili değerlendirmenizi alalım öncelikle.

Türkiye’nin darbelerle hesaplaşması aslında gecikti. Bu açıdan Türkiye’nin darbe meselesini gündeminden çıkarması için önce darbelerle hesaplaşması gerekiyordu. 12 Eylül 2010’daki referandumda biz 12 Eylül darbecilerinin de yargılanması gerektiğini söylemiştik. Başlamamış bir sürecin bitmiş olması söz konusu değildi anayasa değişikliği ile birlikte bunların yargılanması gerekiyor dedik ve yargılanmaya başladılar. 12 Eylül Türkiye’nin üzerinden bir silindir gibi geçti. Bizim ve bizden önceki nesil için 12 Eylül çok ağır hatıralarla doludur. Temyiz yolu açık ama biz adaletin tecellisi olarak görüyoruz. Bunlar bir yılda iki yılda ceza almış olsalardı bile darbe zihniyetinin ceza almış olması önemli. Bu cezalar kesimleşirse adı geçen zatların rütbeleri sökülür ve er olarak hayatını sürdürecekler demektir. Bu açıdan darbeye niyetli olanlar için dersler taşıyor olur.

-Anayasa Mahkemesi, Balyoz Davası’nda yapılan 230 başvuruyu birleştirerek, tüm sanıkların haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Hemen bununla ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Daha öncede söyledik bazılarının asla bu mesele ilgili alakası olmadığının, haklarının ihlal edildiği gibi bir iddia içindeyse Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilir, insan hakları mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir demiştik. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararlarını gördükten sonra bir değerlendirmenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Bana da cezaevinden mektup yazan bir çok tutuklu bulunan bir çok subay var alakam yok diyen. Bu subayların yazdıklarından bende ciddi manada etkilenmiştim. Hangisi kuru hangisi yaş tabi ki buna yargı karar verecek. Balyoz’u yok saymak kendi kendimizi kandırmak ve halkımızın aklıyla alay etmektir bir kere. Balyoz Eylem Planı bal gibi bir darbe teşebbüsüdür. Anayasa Mahkemesi hangi tarafından böyle bir karar verdi bilemem.

-Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ismi açıklandı cumhurbaşkanlığı için. Siz ne diyorsunuz çatı aday ve isim hakkında?

Öncelikle biz bu 12 Eylül Davası ile ilgili konuştuğumuz AK Parti halkı kandırıyor böyle bir şey olamaz demişlerdi muhalefet. O gün hayırsız olan bir hayırcı cephede yer alan bu iki siyasi parti sözcülerinin bugün halktan özür dilemesi gerekiyor. İki siyasi parti uzlaştı dolayısıyla bu Türkiye’nin uçtuğu anlamına gelebilir iki siyasi parti uzlaştı demokrasi uçtu gibi düşünülebilir. 2000 yılında beş siyasi partinin genel başkanı ip gibi yan yana dizildiler.

TBMM’de merhum Ecevit sayın Bahçeli, sayın Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve sayın Recai Kutan yan yana dizildi ve beşimiz siyaset üstü Ahmet Necdet Sezer üzerinde uzlaşmaya vardık dediler. Ben oy vermedim o zaman genel başkanım o beşlinin içinde olmasına rağmen. Vermememin ne kadar da isabetli olduğunu gördük. Türkiye için felaket olmuştur bence. İki parti uzlaştı dolayısıyla Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir şey yaptılar demek doğru değil. Sürekli siyaset üstü biri olsun dediler. Ben bu siyaset üstü tanımına karşıyım. Partiler üstü bir konumdadır seçildikten sonra partiler üstü bir icraat yapmak zorundadır derlerse bunun altına imza atarız. Biz siyasete itibar ve zemin kazandırmak zorundayız.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve sayın Bahçeli bu tavırlarıyla bizzat kendilerini aşağıladıklarının farkında değiller. Bugüne kadar 11 cumhurbaşkanı gelmiş Atatürk siyasetçi bir cumhurbaşkanıydı yani. 4 general gelmiş ikisi darbe zoruyla gelmiş ikisi de emekli olacak generallere veya amirallere iş bulma onlara bir hobi alanı açma anlamına geliyordu. Eski Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamı milli iradeye ve halkın seçilmiş iradesine ayar çekme yeriydi. Biz diyoruz ki yeni Türkiye’de devletin milleti diye bir kavram olmaz milletin devleti vardır diyoruz. Dolayısıyla seçilecek olan cumhurbaşkanı halkın dokunabildiği halkın yüreğine dokunabilen ve halkın ne istediğini ne istemediğini çok iyi bilen onların arasından gelmiş bir insan olması lazım.

Şu anda İhsanoğlu’nun şahsını tartışmıyorum. Onu teklif ederler rekabet başlar o zaman bizim söyleyeceğimiz çok şey var. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dün konuşmasında hırsızdan cumhurbaşkanı adayı olmaz dedi, yalancıdan olmaz dedi o zaman Cumhuriyet Halk Partisi’nde yalancı, hırsız olmayan birini bulamadınız. Sayın İhsanoğlu ile ilgili Cumhuriyet Halk Partisi ev Milliyetçi Hareket Partisi bizim mahallede halka cazip gelecek halkın oy verebileceği, halkın cumhurbaşkanı seçebileceği bir adam yok dedi bununla. Türkiye’de muhafazakar demokrat siyasetinde bir başarısıdır bu. Size benzeyen birini bulursak belki halk seçer.

Kendisi varken halk neden benzeyenine oy versin. Cumhuriyet Halk Partisi kendi milletvekillerini bile ikna etmiş değil bu konuda. En yakınlarındaki yardımcılarından bile gizlediler. Benim de beklediğim bir isim değildi kimse beklemiyordu. Referandumda kimseyle ittifak etmedik. Bugün de bir parti ile ittifakla cumhurbaşkanlığı seçime gitmeyeceğiz. Bugün ittifak edenler 12 Eylül 2010 referandumunda hayırcı cepheydi ama tutmadı. Bu iki siyasi partinin bir araya gelip bir daya belirlemiş olması kendileri açısından bir başarı olarak addedilebilir ama sonuç alan bir teşebbüs olduğu kanaatinde değilim.

-Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçen hafta cumhurbaşkanlığı ile ilgili ortaya konan bazı senaryolara tepki gösterdi. ”Çoluk çocuğa bu işleri bırakmayız kimse kulisler hesaplar yapmasın. Ben de bu hesapların içinde yokum” dedi. Parti içinde bu konuda bir görüş ayrılığı var mı?

313 milletvekili bulunan 20 milyon oy alan ve 2,5 milyonluk bir siyasi partinin dikensiz gül bahçesi olduğunu varsaymak tabiata aykırıdır. AK Parti içinde görüş ayrılıkları da tartışmalar da olabilir. Sayın Bülent Arınç’ın dünyasıyla onun eleştirdiği insanların dünyasının bir olması gerekmiyor.

Bizim içimizde de tartışmalar elbette var. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nde şu anda olduğu gibi adaya karşı olan gibi çok şükür bizde bu anlama gelebilecek bir ayrışma olmadı. Bundan sonra da olmayacak. AK Parti bir ideolojik parti değil bir kitle partisidir. Biz prensiplerde buluşan ortak paydası muhafazakar demokratlık olan bir siyaseti birlikte yapıyoruz. Eğer sayın başbakanı bizim ekibimizi çok meşgul eden Soma faciası gibi Irak meselesi gibi olaylar olmasaydı bugüne kadar açıklanabilirdi. Daha görüşülemeyen STK’lar var. Eğer nabız tutmak istiyorsanız oralara gitmek zorundasınız. Ay sonu açıklanacak muhtemelen.

-Musul’da alıkonulan Türk vatandaşlarıyla ilgili bir fidye ya da bir pazarlık olmadığı resmi açıklamalarda söylendi. O zaman neden hala bırakılmıyor bu vatandaşlarımız?

Bu IŞİD bir propaganda yapmaya çalışıyor sesini dünyaya duyurmaya çalışıyor ve Musul’daki tek diplomatik misyon Türk başkonsolosluğunu işgal ederken böyle bir amaç taşıyor olabilirler. Orada başka bir ülkenin başkonsolosluğu olsaydı muhtemelen onu da işgal edeceklerdi. Bir mahkeme kararı verildi onun detaylarıyla ilgili ben de konuşamıyorum. Orada 80’i aşkın vatandaşımız bunların elinde. Bazı değerlendirmeler ve yorumlar yaparken o insanların hayatını ve o insanların sapasağlam ailelerine kavuşmalarını öncelememiz gerekiyor. Bizim devletimiz hükümetimiz bu insanları burnu bile kanamadan ama tabi tutulmak hürriyetten mahrum kalmak tabi insanın hoşnut olacağı şeyler değil. Temenni ediyorum bu süreç uzamaz. Sabırla tereyağından kıl çeker gibi bu meseleyi çözmemiz gerekiyor.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
832 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.