logo

04 Ağustos 2019

Aşkın ve özgürlüğün şarkısı susarsa…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Ağustosun sarı mehtabının altında durmadan Edip Cansever’in “Kirli Ağustos”unu ve Cahit Zarifoğlu’nun “Berdücesi-1962” şiirlerini okuyorum ve Zarifoğlu’nun şu dizelerini bir ilahi eşliğinde kalbime emanet ediyorum.

/her yanın dudaktır üstün bezelye taneleri
senin kır çiçekleri ayarında laleliğin
mayland’da hiç ama aşk değil
bir tutam göz ağrısı
aşk değil
kana bulanmış bir yürek
bir etek serüveni

sonuç zavallı ilkbahar giyotinleri
güneşin ilgisiz damarlarıyla yapayalnız bir keder
sendeki santa luçiya gözleri
benimkisi harzemşah/

***

Her gün kalbimizi kıran dünyanın karanlık tarafında, rengi solmuş, coşkusu bitmiş kelimeler gibiyim şimdi… Binlerce gözle baktım, ışığın sırrına tam vakıf olamasam da karanlığın gözlerini iyi belledim.

Siz hiç, gecelerin korkunç ve güzel olduğunu, orada gölgenin gözlerine bakıp, karanlığın dehşetini yaşadınız mı?

Siz hiç, güçsüzün düşlerini merhametin limanına götürüp ‘’adalet’’i bekleyen umutları gördünüz mü?

Siz hiç, kimsesizlerin gözyaşlarının aktığı sessizliğin görünmez kıyılarındaki kederle buluştunuz mu?

Siz hiç, çiçeklerin sırrını keşfeden şiirlerdeki peygamberlerin yürek atışını duydunuz mu?

Siz hiç, sonsuzluğun dudaklarında zamanın ‘’sırrı’’na dokundunuz mu?

Siz hiç, göklerin karardığı, ruhların yorulup sıkıldığı gecelerde, çiçekleri solan annelerin acılarına ortak oldunuz mu?

Belki de, gecenin bir kenarında hep sizi bekleyen o “muhteşem” düşü hiçbir zaman göremeyeceksiniz. Öyleyse, bir kez olsun yüreğinizi özgür bırakın sevgiden sarhoş olsun. Hayatınızın bütün mumlarını tutuşturun, gül ve nergis tozlarıyla boyayın saçlarınızı, güzel kokular dökün dünyanın ayaklarına…

Bir kez olsun, sahte hayatlarınızı “hayal tüccarları”na bırakın ve Van Gogh’’un çıldırtan sarısına kardeş olun…

Bunca kanın aktığı, bunca canın yokolduğu, bunca yoksulluğun, bunca yağmanın, bunca pespayeliğin ve bunca utancın üzerimize çöktüğü bir dünyada, durmak üzere olan kalbinizin üzerindeki bütün örtüleri kaldırın.

Bir kez olsun, gözyaşlarınızın önündeki barikatları yıkın. Ve izin verin, yerle gök arasında “ölümün gelini” veda etsin, dünyanın bütün çocuklarına…

Çünkü, bu vadide özgürlüğün şarkıları duyulmaz oldu. Vadilerde biriktirip, dağlardan, tepelerden aşırdığımız şarkılarımız perişan oldu.

Eğer, özgürlüğe ihanet edersem, bütün düşlerim bozguna uğrar “aşkın sahilleri”nde…

Eğer, “sevginin şafağı”nda verdiğim sözü tutamazsam, aşk ilahilerinden çaldığım “incilerim” kaybolur.

Eğer, “yeryüzünün doğusu gülümsediğinde” şarkılara yeni bir umut ekleyemezsem, geleceğin ilahilerini ebediyyen kaybederim.

Şimdi, daha iyi duyuyorum denizlerin ötesine saçılan “inci”lerimin fısıltısını… Düşlerimden çıktım ve yeni ilahilere yürüyorum.

Artık “düşler vadisi”nde yalnız değilim, binlerce kalbin önünde dualar ve ilahiler karşılıyor sesimi. Ve çocukların gülüşünden damla damla düşüp, dünyaya akıyor “inci denizim…”

(KARAR)

Etiketler:
Share
327 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...